
Bülten-64: Önümüzdeki Seçimlerde AKPye Oy Vermemin Basit bir Şartı
22 Temmuz 2013 18:25:21
Başbakan RTE, ülkedeki sosyo-ekonomik-politik genel gidişe karşı Taksimde kendiliğinden başlayan direniş ve isyanın tüm ülkeye yayılma sebebini, dış mihrakların faiz lobisi diye niteledi. Böylece biz de kendisinin, dış mihrak meselesinin en azından bir kısmını anlamış olduğunu varsaydık. Yani kendi sebeb-i hikmetini oluşturan dış mihraka karşı başka bir dış mihrak
Ama burada farklı bir şey tartışacağız: Bu dış mihrakların son tahlilde aynı sistemin dişlileri olduğunu göreceğiz. Bir başka deyişle, Sayın başbakanın da olayları bazı kapitalizm―hatta ABD―yanlısı Atatürkçüler gibi düşünüp düşünmediğine bakacağız. Bunun için de, kendisinin dillendirdiği çok basit bir kıyaslamadan yola çıkacağız; yani asıl kafa karıştıran konu olan, Sayın başbakanın alkolün yerine ayranı koyması hususundan
Çünkü dış mihrak meselesini kısmen de olsa anladığını belirttiğimiz bir insanın, aynı zamanda, ayranın esas rakibinin COLAlar olduğunu da bilmesi lâzımdır
Hani şu Hindistan Yüksek Mahkemesinin―çocuk sağlığına zararlı diye―okullarda satışını yasakladığı kolalı içecekler var ya, işte onlar
Ama önce, bir kısım iç ve dış mihrakları oy ve/veya kariyer kaygısiyle alkol konusunu sık sık gündeme taşıyarak tatmin etmeye çalışan başbakanımız da görsün diye, Dünya Alkol Tüketimiyle ilgili―Türkçeleştirdiğim―bir haritayı vererek konuya girelim. Görüldüğü kadariyle Türkiye, AKPnin hayalini kurduğu gibi bir ayyaşlar ülkesi değil; 2,5 ilâ 4.99 litreyle sondan ikinciliği bile zor yakalamış
[Ama AKP misyonu, mevcut şartları biraz daha zorlarsa, vatandaş yakın bir zamanda damıtma (distile) işlemine evlerde soyunacak
Bu tesbitten sonra, gelelim ayranın hazin macerasına:
Ayranın ölümü, ABD muhibbi Demokrat Parti dönemiyle başlar; ayrana değil de hâlâ Demokrat Partiye ağıt yakanlar, tutarlı olmak ve bunu bilmek zorundadırlar. Yani ayran, Allahın izniyle ABDyi (yoksa CİAyı mı demeliydim) bakanlıklara, devlet kadrolarına danışman falan diye kaydeden Menderesle birlikte yokolmaya başladı
Nitekim 1950li yılların ortalarına gelmeden Ankarada ve―meselâ Zonguldak gibi atadan getirilmeyen sunî bir soyluluk yaratılmak istenen―mücavir alanlarda Coca-Cola şişeleri başgösterdi. Allahın, ABD aracılığiyle bize bahşedeceği nurlu ufuklara doğru yelken açarken gemilerin ambarlarını dolduran kasalarda ayran değil, kola vardı
Yoksa, sosyoloji ve psikoloji biliminde hepimizi okutacak seviyede tetebbûda bulunmuş olan başbakanımız, bir tek bunu mu bilmemektedir?.. [Üstelik bu dönem aynı zamanda, kömür havzasında yetkili elektrik bölge baş mühendisi rahmetli Nazif Bey Amcanın, pikabın sesini sonuna kadar açarak O zamanki Kozlu nahiyesinin bütün Kılıç Mahallesine dinlettiği marşın zirve yaptığı dönemdir: Amerika, Amerika / Türkler dünya durdukça / Beraberdir seninle / Hürriyet savaşında. (Nitekim Nazif Bey Amcaya Türkiye dar gelecek, daha sonra ABDye kaçacaktır)
]
İşte, ayranın büyük bir yara alarak meşrubatçı tezgâhlarını terketmeye başlaması, Demokrat Parti iktidarının halka süratle yaymaya çalıştığı böylesine bir ABD aşkıyla paraleldir. Yani alkolle hiçbir zaman, zerrece bir ilgisi olmamıştır; üstelik alkol sırasında da, ertesi günün mahmurluğunda da şakır şakır içilmiştir, içilmektedir
[Hatta yoğurt ve ayran tüketicilerinin büyük çoğunluğunun da akşamcılar olduğu ileri sürülebilir.]
Oysa bu kola denilen nesne, insan bünyesinde herhangi bir alkollü içkiden çok daha farklı sonuçlar yaratır. Bir defa, 3-4 veya 5-6 gibi çok küçük yaşlarda içilmeye başlanır; üstelik sırf çocuk sussun diye aileler tarafından tercih edilir. Oysa midede nasıl tahribat yaptığını kavramak üzere benim 20li yaşlarda yaptığım basit bir deneyimi önereyim. Akşam yatarken, bir bardak kolaya küçük bir parça kuşbaşı et koyun ve sabah kalktığınızda etin durumunu görün; hatta bunu çocuklarınıza gösterin
Üstelik o arada, ABDnin faiz lobileri desteğinde gelen kolalı içeceklerin ayranımızı nasıl elimizden aldığını da anlatın. Ayrıca, aşağıda kısaca vereceğim internet haberlerini de onlara yavaş yavaş, anlayacakları şekilde okuyuverin, bir zahmet
1. Bir bardak kolanın marifetleri: (30 Mayıs 2008).
Kola içtikten sonra vücudumuzda ne gibi değişiklikler olur? İşte cevabı..
Prof. Dr. Ayşe Akın, Cosmotürk'e bir bardak Kola içtikten sonra vücudumuzda meydana gelen sürecin 'SAĞLIĞIMIZA ETKİLERİNİ' anlattı...
İlk 10 dakika: 10 çay kaşığı şeker vücudunuza girer. (Günlük almanız gereken şeker miktarının tamamı kadar). Fosforik asit tat alma duyunuzu keser ve aşırı şeker yüklemesinden dolayı kusmanızı engeller.
20. dakika: Kan şekerinizde ani bir yükselme olur, yüksek miktarda insulin patlamasına neden olur. Karaciğeriniz vücudunuzdaki şekeri yağa çevirerek buna bir yanıt verir. Bu sadece bir kaç dakika içinde olur.
40. dakika: Kafein emilimi tamamlanır. Göz Bebekleriniz büyür, kan basıncınız yükselir, karaciğeriniz kana daha fazla şeker pompalamaya başlar. Beyninizdeki adenozin reseptörleri rehaveti önlemek için bloke olur.
45. dakika: Beyninizde dopamin salgısı artar. Bu tıpkı eroinin vücuta yaptığı tepkimelere benzer.
60. dakika: Kafeinin diüretik özellikleri baş gösterir (tuvalet ihtiyacı). Bu da vücutta depolanmış kalsiyum, magnezyum ve çinko'nun da beraberce dışarı atılması demek.
Bir süre sonra şeker ihtiyacını tekrar duymaya başlayacaksınız, kendinizi halsiz ve bitkin hissedeceksiniz. Vücudunuzda kola ile aldığınız bütün su tekrar dışarı atıldığı için susuzluğunuzu tekrar hissedeceksiniz. Şeker ihtiyacını takiben, kafein isteği de başlayacak (sigaradaki gibi)
[Bkz. www.gazetehayat.com/haber/Bir-bardak-kolanin-marifetleri-/53038]

2. Coca Coladan Tehlike İtirafı: (15 Eylül 2008).
YASİN EMRE ATACAN
İçeriği hala sır gibi saklanan Coca Colada önemli bir gerçek ortaya çıktı. DNAyı bile bozan E211 için Coca Cola özür diledi. İşte çarpıcı ayrıntılar.
Coca Colada bulunan bir maddenin siroza neden olduğu ortaya çıktı. DNA bozukluğuna da yol açan E211 ürünlerden çıkartılacak.
Sudan sonra en çok tüketilen Coca-Colada bulunan E211 (Sodyum Benzoat) maddesinin siroza neden olduğu ortaya çıktı. DNA bozukluğuna da yol açan E211 ürünlerden çıkarılacak.
Piyasaya çıktığı ilk günden beri içerisindeki katkı maddelerini bir sır gibi saklayan Coca Cola firmasının sırrı sonunda çözüldü. Yapılan araştırmalarda Coca-Colanın içerisinde E211 (Sodyum Benzoat) maddesinin bulunduğu saptanmış, firma uzun süre bu iddialara karşı sessiz kalmıştı. Sodyum Benzoat maddesi siroz, parkinson gibi hastalıklara davetiye çıkarıyor, hiperaktivite bozukluğuna neden oluyor ve DNAya zarar veriyor.
Genel olarak gazlı içeceklerin birçoğunda bulunan ve küflenmeyi önleyen bu maddenin C vitaminiyle karşılaşınca kansorejene dönüştüğü belirtildi. Coca Cola firması ilk olarak Diet Colalardan bu maddeyi çıkartacaklarını ve yıl sonuna kadar tamamen kullanımdan kaldıracaklarını açıkladı. Firma sözcüsü bu maddeyi kullanmayı bırakacaklarını açıklasa da Sodyum Benzoatın yerini tutacak başka bir bileşen bulamadıklarını da itiraf etti. [Bkz. www.yasinemre.com/coca-coladan-tehlike-itirafi.html#more-442]
***
Aşağıda, türünde tek olan ve 1996 yılı itibariyle dünyadaki Coca-Cola tüketimini gösteren harita var. (Google, bu haritayı size, ancak gece yarılarına kadar beklerseniz, belki verecektir. Ama Yandexten saniyede alıyorsunuz). Bu haritadan da anlaşılacağı gibi daha 1996ya kadarki dönemde Türkiye, kişi başına yılda 100 şişelere dayanmış/dayandırılmış. Daha sonraki AKP sayesinde―alkollü içkilerden daha iyidir sanılarak mütedeyyin insanların da fazlasiyle teveccüh gösterdiğini bildiğim―kolalı içeceklerin satışı bakımımndan dünyanın sayılı ülkeleri arasına girmiş olmalı...

SONUÇ VE TALEP: Ayranımız kan kaybından ölmeden önce sıraya girmiş başka meşrubatlar da oldu. Meselâ 7Up (7Gün), Sprite, ve benzerleri ile doğrudan adam öldüren enerji içecekleri çıktı piyasamıza
Hani şu, memleketi Allahın emrine uygun olarak satmak için elin gâvuruna tamamen serbest bıraktığımız piyasaya
Dolayısiyle, zararın neresinden dönülürse evlâdır diye―fazla bir şey istemediğimi de düşünerek―şu mutevazı öneriyi arz ediyorum. Yani kolalı içeceklerin bütünüyle yasaklamasını falan değil, sadece ve sadece tüm medyadaki reklâmlarını ve Hindistan Yüksek Mahkemesinin yaptığı gibi okullarda satılmasını engellemek üzere kanun çıkartılmasını talebediyorum. Faiz lobisi adını verdiği mekanizma dişlisinin Obama destekli olduğunu bilmeyebilir; ama yine de dış odaklara meydan okumuş bir başbakanın, bunu yeni nesillerin sağlığı için uygulayacağına güvenmek, inanmak istiyorum.
Eğer böyle büyük bir devrim gerçekleştikten sonra hem içkiyi bırakıp hem de oyumu AKPye vermezsem, şerefsizim
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış








